Ötüken, alıç ağacı çiçeklerinin acunu saran eşsiz kokusuyla ilkbahar'ı muştularken, bu kokuyu içine çeken her kişi ardından bir de oh çekiyordu. Dağlar ve ovalar üstünde biten gökşin otlar ve rengârenk çiçeklerle gökkuşağını andırırken, sanki güzellik yarışına tutuşmuşlardı. Bu güzelliklerin arasında gezen türlü kuşlar, ötüşleriyle sanki neşeli birer yır seslendiriyorlardı. Hele bir de kelebeklerin o büyüleyici görüntüsü, kişinin usunu başından alıyordu. Güneş tam tepede olmasına rağmen kişi tenini yakmıyor, aksine tadına doyulmaz bir lezzet sunuyordu. Tanrı Dağlarının tepelerinde yer yer kalmış kar manzaraları, adeta cenneti andırıyordu. Ötüken de ilkbahar bir başka güzeldi. Börü’nün sessiz kaldığı yerde itler çakallar volta atar, bilmezler ki Börü sessizliğini bozarsa kıyamet kopar...