Eşitsizliklerin her geçen gün derinleştiği bir toplumda, kimileri fil dişi kulelerinde "eşitlik mi, adalet mi?" tartışmasını yapmanın hazzını yaşarken, toplumun başka kesimlerinde bazı çocuklar sahip oldukları pırıl pırıl zekaya, hayret verici yetenek ve kabiliyetlerine rağmen "hayatını kısa yoldan kazanma" zorunluluğu içinde heba olup gitmektedirler. Bir başka kesimin benzer özelliklerdeki çocukları ise, ebeveynlerinin kendileri için hazırladığı fanusun içinde "ne kadar da şanslı çocuklar" olduklarını tekrar edip durmaktadırlar.
Ve, kördüğümün etrafında çözümsüz kalan soru: bu eşitsizlik tablosunun sorumlusu insan üstü irade midir, yoksa kendi iradesini bencilce, sırf kendi yararına kullanmaktan başka temel ilke tanımayan insan mıdır? Dolayısıyla, toplumsal eşitsizlikler aile yapısı, ailenin ekonomik imkanları ve kültürel özelliklerinden okul değerlerine, okulun fiziki imkanlarına, öğrenci-öğretmen-okul idaresi ilişkisine, "öğrenci" rolündeki gencin başarı arzusuna ve gelecek tasavvuruna kadar pek çok kimseyi ilgilendiren bir toplumsal problem midir? Dahası, sınav sistemlerinden özel dershanelere veya eğitimin özelleştirilmesi tartışmalarına, okul müfredatlarına kadar pek çok konunun şekillendiricisi olarak hükümetler, bu problemin neresindedirler?
Elinizdeki kitap, yukarıdaki ve benzeri sorulara cevap arama amacıyla gerçekleştirilmiş olan bir saha çalışmasının ürünüdür. Elbette, cevaplar tartışılabilir... ama, en azından sorular doğru anlaşılırsa kitap amacına ulaşmış olacaktır.