Şimdilerde, “hala mı toplumcu edebiyat” diye burun kıvıran “eleştirmenler” çoğaldı. Malum, post-modern dünyada bazı eleştirmenler, “hala mı yoksulluk edebiyatı, sınıf, emek, bunların modası geçti.” diyerek ‘üstten’ konuşmaya devam ediyorlar. Sanki dünyada emek, sanki dünyada sınıflar, sanki iş cinayetleri, sanki bunlara itiraz eden muhaliflerin varlığı ve onların uğradığı zulüm ortadan kalkmış gibi... İşte Soma katliamı, unutanlara emek meselesini yeniden anımsattı.
Elbette sanatçı, estetiğin peşinden koşar ama bu serüvende sıklıkla ayağına acı taşları takılır. Eğilip alsa eli, almasa vicdanı kanar. Peki, ne yapar duyarlı sanatçılar? Susarlar mı? O acı taşlarını görmezden mi gelirler? Hayır... Yazmaya, çizmeye, yontmaya, söylemeye, fotoğraflamaya, oynamaya devam ederler.
Bertolt Brecht’in ifadesiyle söylersem:
“Karanlık zamanlarda / Şarkı da söylenecek mi?/ Elbette, şarkı da söylenecek / Karanlık zamanları anlatan.”
İşte Ömer Leventoğlu’nun hazırladığı bu kitapta yer alan “Maden” konulu öyküler ve resimler, yazarların , çizerlerin karanlık zamanları betimlemesidir.
Bu eserler yarına kalacak, gelecekte karartılmaya- unutturulmaya çalışılacak iş cinayetlerini yeniden, yeniden hatırlatacaktır.
-Adil Okay