Uluslararası ilişkilerin yürütülmesinde bireylerden devlet kurumlarına kadar her kesimden aktöre rol veren kamu diplomasisi, çağın gereklerine uygun yeni diplomasi modelleri ile uluslararası iletişimin yönetilmesinde geleneksel yapıya bir alternatif olarak benimsenmektedir. Sosyal medya gibi yeni iletişim kanalları, devletlerarası iletişimin taraflarını, bu iletişimin oluş ve yürütülüş biçimini kökten değişikliğe uğratmaktadır.
Bu kitapta gıda bağlantılı kültürel değerleri öne çıkaran ve onları güçlü birer diplomasi aracı olarak kullanmayı teklif eden gastrodiplomasi, gastronominin bileşenleri ve ilgi çerçevesi ile zenginleşen bir kamu diplomasisi aracı olarak sunuluyor. Akademide ve uygulamada konu edilen içeriği ile ele alınarak tartışılan kavram, genişletilerek gastronominin disiplinlerarası yapısına uygun olarak tanımlanıyor ve modelleniyor. Gastrodiplomasi uygulayıcısı olduğu düşünülen devlet kurumları, sivil toplum örgütleri ve yeme içme alanından profesyonellerle yapılan görüşmeler yoluyla gastrodiplomasiye yönelik görüş ve değerlendirmeler model üzerinde, Türkiye özelinde tartışılıyor.
Bu kitabın yazarı, Türkiye’nin gastronomik değerlerinin etkin biçimde kamu diplomasisi aracı olarak değerlendirilmesinin zincirleme pozitif etkileri olacağına inanmakta, bunu yaparken de gastrodiplomasinin yapay ayrımlarla zayıflatılmadan topraktan tüketime giden bir süreç içerisinde tüm maddi ve manevi unsurları ile düşünülerek uygulanmasını önermektedir.