Onca araştırmalara rağmen geçmişe dair elimizdeki olan bilgiler, bir bütünün minicik zerreleridir.
Zihin, yalnızca gördüğü ve öğrendiği bilgiyi kabul eder. Bilemediği gerçeği ise kabul etmekte zorlanır.
İnsan, dünya üzerindeki yetmiş-seksen yıllık ömründe yaşadıklarıyla ne geçmişi ne de geleceği tam çözebilecek duruma erişemeyecektir.
Biz arkeologlar, kazılarla ortaya çıkan malzemelere bakarak parçaları birleştirip geçmişin perdelerini bir derece aralamaya ve Anadolu’muzda, bizlerden önce yaşamış kadim medeniyetlerin kimler olduğunu bulmaya çalışıyoruz.
Geleceğin şifreleri geçmişte saklıdır. Geçmişi öğrenerek geleceği inşa edebiliriz.
Eğer geçmişi değiştirirsek bu sonsuz sayıda paradoks yaratacaktır.
Geleceği, Geçmişi değiştirerek değil geçmişi öğrenerek değiştirebiliriz.