Ebediyet
Karan alayla gülümseyerek kaşlarını kaldırdı. “Sen inat konusunda tez bile hazırlarsın.”
“Abartma!” dedi Sina yan gözle ona bakarak.
“Abartmıyorum. İnatçısın, sürekli burnunun dikine gidiyorsun, sadece kendi doğruna inanıp başkalarının doğrusunu kabul etmiyorsun.”
“Bak, şimdi tespitten ziyade suçlamaya dönüştü bu gözlemin.”
“Suçlama değil ki gerçeği dile getiriyorum.”
“Sadece içinde bulunduğum durumların matematiğini sorguluyorum. Matematiksel doğrular tektir öyle değil mi?” dedi, kendi içindeki durumu düşünürken.
Karan Sina’nın kafasından geçenleri tahmin etmekte zorlanmadı ancak Sina’nın onun kafasından geçenleri bilmesi imkansızdı. O da tıpkı Sina’nın düşündüğü şeyi aklından geçirirken kızın başka bir şeyden söz ettiğini düşündüğüne emin olarak karşılık verdi.
“Ama insanlar söz konusu olunca matematiksel doğrular her zaman sapma gösterebilir. Sonuçta biz insanlar, duygularıyla hareket eden canlılarız çoğu zaman. Diğer türlü robottan farkımız kalmaz.”
“Benim robot olduğumu mu düşünüyorsun?” Sina’nın sesinde belli belirsiz bir alınmışlık vardı.
“Hayır. Aksine, sen robot olamayacak kadar fazlasıyla kendi duygularının içinde boğuşan birisin.”