Uzun boylu, en azından bir seksen olmalı. Alnına düşen kum rengi saçları onu daha da cazibeli kılıyor… Tişörtünün üstünde “Kankam Nietzsche’dir” yazıyor. Bu Matt’ti... Julie’den hoşlanıyordu. Bir de Finn var; Julie’nin âşık olduğu. Karmaşık mı? Tuhaf mı? Kesinlikle öyle. Boston’a okumak için gelen Julie Seagle, hayatının böylesine altüst olacağını bilemezdi. Her şey onun için tam bir hayal kırıklığı olmuştu; dolandırılmış, ortada kalakalmıştı. Bu zor durumda sığınabileceği bir yer ararken yardımına Watkins ailesi yetişir. Ne var ki Julie, sığındığı bu ailenin biraz tuhaf olduğunu ve büyük sırlar taşıdığını düşünmeye başlar. Genç kadın, burada kalıp kalmaması gerektiğine karar vermeye çalışırken, ansızın kapısını çalan duygu onu şaşkına çevirir. Bu aşktır; virajlı, engebeli ve heyecanlı bir yolculuk… Ve böylesi bir yolculukta kimsenin yara almadan kurtulması mümkün değildir.
“Bugüne dek okuduğum en iyi kitap... Sayısız kitap okudum ama bunun gibisini asla. Gülmekten gözlerimden yaşlar geldi. Komik, hüzünlü, romantik, sözün kısası harika.”
- ComaCalm’s Corner
Yazar Hakkında:
Bir çocuk annesi olan Jessica, New Hampshire’da yaşıyor ve yazmaya devam ediyor. Eserlerini çoğunlukla yatağında, kucağında bilgisayarı ve üstünde pijamalarla ortaya çıkarıyor. Jessica istikrarsız sonuçlar elde ettiğini itiraf ettiği örgü örme, bahçıvanlık ve kuş gözlemciliği gibi çeşitli hobileri deniyor. Müzik, ona göre yazarken kullandığı elzem araçlardan biri. Etrafı yazan, eleştiren, destekleyen, onun ve diğerlerinin yazmasına katkıda bulunan dostlarla çevrili
Jessica, bir sonraki romanının on sekiz yaş üstündeki okuyucular için daha uygun olacağını, Sırılsıklam Aşk’ın hayatın daha karanlık ve çetin yollarına çekinmeden girmesi için onu cesaretlendirdiğini söylüyor. Hikâyesinin o alanları aydınlatmasını, saplanıp kalmış veya kendi zorlu yolculuklarına çıkmış, yakında ışığı görmeyi umut eden insanlarla bir bağ kurup rahatlatarak onlara yol göstermesini umuyor.