Çatışma Sonrası Süreçte Adalet ve Geçmişle Yüzleşme Talepleri
“Artık giden gitti. Zaman artık gitti”.
Yirmi yıl önce, Türkiye’nin 90’larında, kocası sokakta vurularak öldürülmüş bir Vanlı kadının sözleri bunlar. Acısını böyle tok sözlü karşılayan da var, hâlâ ağıt yakan da... ’90’lı yılların savaşla, ölümlerle, işkenceyle, kayıplarla dolu mirasıyla yüzleşmek, sadece doğrudan mağdurlarının değil, bütün toplumun, her insanın sorunu olmalı. Bu araştırma, böyle bir yüzleşmenin zorluklarına, imkânlarına, araçlarına dair kapsamlı bir zemin etüdüdür. Hem teorik ve kavramsal, hem de saha koşullarını tarayan pratik bir zemin etüdü. Çatışmalı dönemlerin sonrasında adalet nasıl sağlanır? Cezalandırıcı ve onarıcı adalet kavramları hangi kapıları açar? Hakikat hakkı neden bir “hak”tır?
Geçmişle yüzleşmede mağdurların, tanıkların, hayatta kalanların konumları nedir? Faillerin, sorumluların, seyirci kalanların, bilmeyenlerin -hele bilebilecekleri halde bilmeyenlerin- konumları nedir? Hafıza, yas tutma, bağışlama, hınç ve küskünlük, siyasal dostluk, nasıl işler bu yüzleşmede? Yüzleşme, bağışlama, helalleşme nasıl mümkün olur?
Bütün bu soruların cevabını, teorinin ve dünya tecrübesinin birikimlerinin sağlamasını Muş’ta, Bitlis’te, Van’da, Hakkari’de, Şırnak’ta, Mardin’de, Batman’da, Diyarbakır’da yapan bir çalışma.