Çığlıktı söz.
Söz kendisini muamma kılmıştı.
Muamma olan, çığlığa sebep olan yoksa yalnızlığı mıydı?
Yalnızlık mıydı Mine'yi bu aşamaya getiren.
Derviş günlerce bu derinden gelen çığlığın etkisinden kendini kurtaramayarak derin düşüncelere, düşüncelerse anılara, anılarsa yakalanmış birlikteliğe, birliktelik ise kopuşa, kopuşların gelgitlerine bırakmaktaydı. Gelgitler med cezir misali birbirine çeken, iten gibi fiziki buluşma, kavuşmanın dalgalı halini vermekteydi. Bunun için düşündükçe daha da çıkılmaz bir duruma düşmekteydi. Düşünme Derviş'i daha açmaz olana götürüyordu. Derviş'te sonuçta kendi doğduğu toprakların çocuğuydu.