Modern zamanlarda hidayet, “karlı bir gece vakti bir dostu uyandırmak” kadar acil, ya da onlarca rafta yüzlerce kutuyu dolaşarak kimsenin ayak basmadığı örümcekli köşedeki ilacı bulabilmek kadar basiret ve feraset gerektiren bir durum…
İnsanın kendi ışığı ve iç ateşiyle kendi istikametini bulmasıdır hidayet. Mühtedinin kimsenin ışığına ya da koltuk değneğine ihtiyacı yoktur. Çünkü o hızını kendinden alır.
Ulaşma, varma ya da gelme durumu değil, modern lügatlerin yabancısı olduğu “erme” halidir.
Hidayete ermek!
Herkesin U Dönüşü yaptığı bir dünyada “Hu Dönüşü’ne geçmektir.