Rüzgâr Gibi Geçti'den Kazablanka'ya, Tiffany'de Kahvaltı'dan Titanik'e uzanan bir yelpazede öpücüğün ve romantik aşkın tarihi gözlerinizin önünden bir film şeridi gibi geçecek…
Her şeyin bir tarihi var. Düşüncelerin, alışkanlıkların, doğaüstü varlıkların, gizlice sevdiğimiz, korktuğumuz şeylerin aşina olunan ama bilinmeyen tarihi. Başrolünde savaşların, devletlerin, büyük adamların olmadiği bir tarih. Karşınızda yepyeni bir dizi: Renkli Tarih! Dünya üzerindeki ilk öpücük, Fransız öpücüğü kadar baştan çıkarıcı mıydı? Romantik aşkın kapısını açacak, sevgilileri geleneksel aşkın baskısından kurtaracak dudaktan dudağa bir oyun muydu öpücük?
Cinselliği günahtan arındıran, mahrem kılan; alelade hikâyeleri edebiyatın ve beyazperdenin mendil ıslatan aşklarına dönüştüren sihirli bir gücü vardır öpücüğün. Öyle ki değdiği yerde, Psyche ile Cupid'i, Romeo ile Juliet'i, Rhett Butler ile Scarlett O'Hara'yı, Tom Cruise ile Nicole Kidman'ı birleştiren "talihsiz âşıklar" temasının izlerini bırakır.
Marcel Danesi'nin öpücüğün tarihi ile paralel olarak incelediği popüler kültür tarihi ise her yaştan okuyucu için bir nostalji ziyafeti: Rüzgâr Gibi Geçti'den Kazablanka'ya, Tiffany'de Kahvaltı'dan Titanik'e uzanan bir yelpazede öpücüğün ve romantik aşkın tarihi gözlerinizin önünden bir film şeridi gibi geçecek. Aşkı, cinselliği bizim için anlamlı kılan tüm görüntüler, Danesi'nin yorumlarıyla başka bir anlama bürünecek. Sahi, bir öpücük yalnızca bir öpücük müdür ki?