İslâm Felsefesi dünyada öncü felsefelerden birini temsil etmiş olmasına rağmen, ancak son zamanlarda Müslüman olmayan dünyada hak ettiği ilgiyi görmeye başlamıştır. Bu önemli metin, kuruluşundan günümüze kadar bu gelenek içinde oluşan belli başlı hareketlere, düşünürlere ve kavramlara öz ve okunabilir bir giriş niteliğindedir.
İslâm daha başlangıcında dini ve politik bir hareket olarak gelişti, Müslüman düşünürler, felsefi kavramları kullanarak, inançların teorik boyutunu anlamak için gayret sarf ettiler. Leaman eserinde bunun tarihini öz biçimde ortaya koymakta ve İslâm felsefesinin İslâm ile yakın bir ilişki içinde olmasına rağmen, biçim itibariyle özde belli bir dine bağlanamayacağını ve başat kavramlarının ve delillerinin genel anlamda felsefi bir önemi haiz olduğunu göstermektedir. Yazar çok sayıda modern örneklerden hareketle felsefe içinde gelişen İslâm düşüncesinin önemini açıklıyor. Leaman burada İslâm felsefesi içersinde üç temel akımı -Meşşailik, İşrakilik ve Sufizm- mukayeseli olarak anlatmakta ve Arap geleneği kadar İran geleneğini de incelemektedir. Okuyucunun disiplin hakkında dengeli bir görüş oluşturmasını sağlamak için, eserde İslâm felsefesinin epistemoloji, ontoloji, siyaset, etik, dil felsefesi gibi anahtar boyutlarına geniş yer verilmiştir