“Ölümle dans ederken kendi ecelin olmayacaksın!
Bırak ölüm seni bulsun, sen ölümü değil.”
Kendini ondan nefret etmeye inandırırsa biricik tehlikesinden kurtulabilir miydi? Hâlbuki zifirî karanlıktan aydınlığa ulaşabilmek için önce tehlikeli sulardan geçmesi gerekiyordu.
“Sen benim içimdeki cehennemim, düşlerime musallat olan celladımsın!”
Adım adım ölümünü bekleyen bir adamın karşısına,
yolunu kaybetmiş bir aşk çıkarsa ne olur?
Mecburiyet üzerine kurulmuş bir evliliğin
sahipleri olan iki genç...
Hayatlarında tüm yaşanacaklar belirsizken,
birbirlerine verecekleri güven ve sevgileri tek çareleriydi.
Aşk; öyle bir illettir ki, kabuk bağlayan yaralarını
her defasında biraz daha kanatır. Yalnızca birkaç saniye
durdurması için şeytanla bile pazarlık edersin. İçindeki
kör sancıyı durdurması için ona verebileceğin her şeyini sunarsın;
yine de hiçbir şey acını dindirmeye yetmez.