Gözyaşlarını hırsa getirdi beni. Dolabı açtım. Bir gömleğini seçtim. Önce hasretle kokladım, ardından düğmelerini kopardım tek tek... Sonra aldım elime iğne ipliği, kopardığım düğmelerini yeniden diktim, iğneyi gömleğine her geçirişimde yanlış insan, her çıkarışımda doğru insan, deyip ağlıyordum. İnsan, deyip ağlıyordum. Kimbilir belki birazdan belki daha sonra kapımı çalardın. Evimize dönerdin... Bir ayağı kırık atına... Hem gidecek neresi vardı ki? Yanlış sevgilinden, yanlış hayatlardan, yanlış arkadaşlıklardan gidecek neresi vardı ki? En sonunda birbirimizi bulmayacak mıydık? Hem öyle güzel kokuyordun ki öyle amansız... Sen yokken seni çok düşledim... Yaşadığın bu düş kırıklığı yeter sana. O an gördüm seni. Bunu sana hiç sormayacağım, ama yeterki gel. Çal artık kapımızı... Yanlış arkadaşların seni çok özledi... Çal artık kapımızı... Yanlış sevgilin seni çok özledi...