Freya istemediği bir evlilikte sıkışıp kalmıştı. Balık temizleyerek geçirdiği günler boyunca tek bir hayal kuruyordu: Bir savaşçı olmak ve baltasını kocasının sırtına indirmek.
Ancak hayalleri hiç ummadığı bir anda gerçeğe dönüşmüştü. Freya, kocası tarafından ihanete uğrayarak bölgenin güçlü jarlı ile karşı karşıya gelmiş ve oğlu Bjorn’le ölümcül bir düelloya zorlanmıştı. Hayatta kalabilmek için en büyük sırrını açığa çıkarmaktan başka çaresi yoktu. Freya tanrıların kanını taşıyan bir kalkan kızıydı ve sahip olduğu büyü, ona yapılan her saldırıyı püskürtmesini sağlıyordu. Kehanete göre, parçalanmış Skaland toprakları onu kontrol edenin hükmü altında bu güçle birleşecekti.
Kendini Skaland’ın gelecekteki kralı olarak gören acımasız jarl, Freya’yı kan yeminiyle kendine bağlamış ve onu düşmanlardan koruma görevini de oğlu Bjorn’e vermişti. Artık Freya sadece kendi gücünü keşfetmek ve büyüsünü kontrol etmeyi öğrenmek için değil, tanrıların ona sunduğu zorlu sınavları aşmak için de savaşmalıydı. Fakat en büyük sınavı Bjorn’e duyduğu yasak çekime direnmek olacaktı.
Eğer Freya bu ateşli savaşçıya yenik düşerse hem kendi kaderini hem de korumaya yemin ettiği halkın geleceğini tehlikeye atacaktı…