Şair kimliğiyle daha çok göz önünde bulunan Gülseli İnal bu kez bir romanla okuruyla buluşuyor. Romanda, etrafı sanatçılar, sanat eleştirmenleriyle sarılı olarak yaşayan Abigal, erkek egemen bir topluluk içinde bunaldığını, küçümsenip aşağılandığını hissederek, yazdığı şiir ve yazıları kimselere gösteremeden mutsuz evliliğini sürdürürken, bir yandan da kaçış yolları arayarak bilinmeze doğru yolculuk yapmaktadır...
Gerçeklikle fantastiğin iç içe geçtiği bu romanda Gülseli İnal, Sylvia Plath'ı çağrıştıran Abigal karakteri üzerinden erkek egemen toplumda kadına bakışın altını titizlikle çizerken, şair kimliğini de ortaya koyuyor. Ülkemizdeki cinsiyet ayrımcılığını çağrıştırması dolayısıyla, romanın içerdiği gerçeklik çok daha güçlü algılanıyor.