"Aral Denizi’nin yazgısı tam da burada yazıldığı gibidir. Belçika kadar genişliği olan bu deniz, yeryuvarlağının en büyük tatlı su deposuydu. İnsanların çılgınlığı yüzünden yarı yarıya küçüldü. Bazı gözlemciler birkaç yıl sonra bu denizden hiçbir iz kalmayacağını söylüyorlar..." Antoine, Kazakistan’ın başkenti Almatı’daki arkadaşı Rimma’yı görmeye gider. Paris-Almatı uçağında, Antoine, bir tarım mühendisi olan Patrice Seban ile tanışır. Patrice’in, Kazakistan’da göz göre göre ortadan kaybolmakta olan Aral Denizi’yle ilgili bir projesi vardır. Patrice’e göre bu ‘Çernobil Kadar ciddi bir felaket’tir. Daha sonra görüşmek üzere sözleşen Antoine, Patrice’in ortadan yok olduğunu fark ettiğinde kendisini çapraşık bir serüvenin içinde bulur. Antoine ve Rimma, Patrice’i ararken felaketin boyutlarını ortaya çıkaracaklardır. Suları çekilen, küçülen, ölmekte olan Aral Denizi pamuk üreticileri mafyası tarafından kurutulmaktadır. Tuzdan taşlanan çıplak topraklar, kumullar tarafından yutulan kentler, terk edilmiş tekne enkazları onlara sonsuz bir hüzün verse de umutlarını yitirmezler, araştırmalarını sürdürürler. Aral Denizi’nin yok olmaya yüz tutması yüzyılın en büyük çevre felaketlerinden biri olarak görülüyor. Çöldeki Liman adlı kitabıyla Gérard Streiff, hem bu felakete dikkat çekiyor hem de okuyucuları heyecanlı bir serüvene davet ediyor.