Son yıllarda kadınlara yönelik olarak giderek artan şiddet olaylarının temelinde kadının tarih boyunca kabul edile gelmiş, kalıplaşmış toplumsal cinsiyet rolü en önemli etkendir. Geleneksel, sosyal ve dinsel etmenlerle kadına biçilmiş olan bu rollerle ilgili ulusal ve uluslar arası platformlarda konferanslar düzenlenmiş ve devletler kendi aralarında sözleşmeler imzalamışlardır. Kadına yönelik şiddetle ilgili olarak hazırlanmış son sözleşmede çalışmamızın temelini oluşturan İstanbul Sözleşmesi (Kadına Yönelik Şiddet ve Aile-İçi Şiddetin Önlenmesine Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesizdir. Henüz sadece Türkiye tarafından onaylanmış ve yürürlüğe girmemiş olan bu Sözleşmenin konu ile ilgili sorunların çözülebilmesi açısından, uygulamada büyük kolaylıklar sağlayacağı görüşünülmektedir.
Bu çalışmada, İstanbul Sözleşmesi, ilgili iç hukuk düzenlemeleri ile beraber değerlendirilerek, ülkemizdeki normlar ve uygulamadaki eksiklikler ortaya konmaya çalışılmıştır.