İnsanlık tarihi, enerji bağımlılığı üzerinde yükselmiştir. Bahse konu bu dinamikte, enerji kaynakları tür olarak değişirken bağımlılık düzeyi günden güne daha derinleşmektedir. Günümüzde olası enerji krizlerinin hayatın her alanını etkileyecek olması, enerji güvenliğini uluslararası sistemin en hassas noktalarından biri hâline getirmiştir. Bu nedenle, ulusal savunmadan sonra ikinci sırada yer alan enerji güvenliği, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerin hayatta kalması ve refahı için birincil endişe kaynağıdır. Enerji ve jeopolitik her zaman birbirine çok bağlı, iç içe geçmiş kavramlar olmuştur. Ancak, bu iki kavramın ayrılmaz ikili olarak tarih sahnesine çıkması için enerji kaynaklarının kontrolüne yönelik çatışmalarla geçecek 20. yüzyılı beklemek gerekmiştir. Krizlerin şekillendirdiği enerji jeopolitiği açısından milat olarak kabul edilen 1973 Petrol Krizi’nin 50. yılının arifesinde, dünya yeni bir “büyük şok” ile yüzleşmeye hazırlanmaktadır. Rusya’nın, Ukrayna krizinde enerji silahını kullanmasına enerji yaptırımlarıyla cevap verilirken enerji diplomasisi tarihte hiç olmadığı kadar öne çıkmış durumdadır. Dışa bağımlılık ve çeşitlendirme olgusunun enerji güvenliği krizlerinin derinliğini belirlediği bir kez daha görülürken çalışmanın amacı, jeopolitik krizlerin dinamiklerinin nasıl işlediğine arz, talep ve transfer ülkeleri cephelerinden kapsamlı bir bakış açısı sunmaktır.