Ergenekon’dan önce ve sonra söyledikleri ve Arzu Azer’in kaleme aldıkları, hem benim geçirdiğim ruhsal, bilimsel, sosyal süreci, hem de ülkenin geçirmekte olduğu dönüşümü yansıtmaktadır.
Bu nedenle, hiç güncelleştirme yapılamadan, söyleşim “olduğu gibi muhafaza edildi.” Böylelikle, ülkenin büyük dişliler arasında geçirmekte olduğu süreç, benimle birlikte resmedilmiş oldu.
Bütün hayatım orada; hobilerimden Beyaz Saray’ı 1978’de ziyaretime kadar; Demirel, Ecevit, Özal, Çiller gibi siyasilerle temaslarım; akademik hayatımda diğer akademisyenlerle ilişkilerimden öğrencilerle olan yakınlığıma kadar her şey var.
Akademik hayatta benim, “dışsallıklarla ilgili teorik değerlendirmelerim: ‘sürdürülebilir üstünlükler kuramı’ üzerindeki bulgularım” geniş olarak ele aldık ve bunun gibi birçok şimdiye kadar hakkımda bilinmeyenleri aydınlattık.
Arzu Azer’in benim anlattıklarımdan yola çıkarak yaptığı çalışma, benim kendimle de yüzleşmeme yol açmama sebep olduğu için teşekkür ederim.
Erol MANİSALI
Tüm okuyucular, Erol Manisalı’nın akademisyen kimliği dışında bilinmeyen yönleriyle nasıl bir insan olduğunu bugüne kadar anlatılmayanlarda bulacaklar. Erol Hoca’nın anlattıkları dışında, özellikle yaşadığı o beklenmedik talihsiz günleri sonrasında, yaşadığı bazı duygulanımlara yakından şahit olmuş biri olarak söyleyebilirim ki hayatın ağırlığını bu kadar dirençle taşıyabilen nadir insanlardan biridir Erol Manisalı.
Özlem Arzu AZER
