İnsanlar tarihlerini kendileri yaparlar.” demiş Marx ve “ama” diyerek devam etmiş. Bu ifadelerden ilhamla, devrimcilik kazanılmış bir hak değil, hayatla değişip tokuşarak, düşüp kalkarak, kırılıp bir kez daha filiz vererek istikamet üzre yürümektir desek çok mu abartmış oluruz? Kim bilir? Bu kitap, bir devrimcinin kendini gerçekleştirmesine dair bir yolculuk öyküsü ve bir kişisel anlatı. 1950’li yılların Artvin’inden 2022 yılının İsviçre’sine uzanıyor. Bu uzun yolculukta duraklar, kavşaklar, çatallanmış yollar, yalnızlıklar, terk ediş ve terk edilişler var. Demokrat Parti, Menderes çizgisinden Dev Genç’e/Mahir’e geliş, 12 Mart sonrasının Ankara’sında Yükşelişli olmak, Devrimci Yol’a giderken Nasuhçuluk var bu öyküde. Başlayan faşist saldırılar ve yükselen anti faşist mücadelenin ilk zamanları... Sonra Devrimci Yol... Artvin, yeniden Ankara, Elazığ, Malatya, Diyarbakır... Dağlar, yollar... Artvin’de orman köylülerinin örgütlenmesi, Elazığ’da anti faşist mücadele, Dersim’de gerilla mücadelesi arayışları... Diyarbakır, Kürtler, devrimcilere her durumda kol kanat olan Diyarbakırlılar var öyküde... Orhan Keskin, İsmail Kıran, Vahap Atılgan, Kenan Gürsey ve Erdinç Coşkun var. 12 Eylül cuntasına karşı Diyarbakır sokakları ve dağlar var. Suriye, Lübnan ve savaş var. Cuntaya ve savaşa karşı duranlar, bir yol arayanlar, umudu diri tutanlar var. Sonra kavşaklar, çatallanan yollar, yolunu değiştirip “yolumu değiştirdim” demeyenler, bırakanlar ama bıraktığını söylemeyip yaşayanlar, bırakıldığını öğrendiğinde bile arkadaşı yaşasın diye ölüme eyvallah etmeyen Ayhan Gökvelioğlu var. Ahmet Pehlivan var, Cavit Kaya var…
Bütün bu zamanlarda, faşizme karşı, insanların eşitliği ve özgürlüğü uğruna bir tarih yaratılabilmişse bu tarihte Yaşathak Aslan’ın da bir yeri var, karınca kararınca. Ve bu kitap karınca kararınca istikamet üzre bir yürüyüşe dairdir. Kitabın sunuş yazısında yer alan Mahmut Memduh Uyan’ın şu ifadeleri hepsini özetliyor aslında, biz de öyle bitirelim:
“Bütün bu süreçlerin Yaşathak Aslan’ı için iyi kötü söylenecek çok söz vardır elbette. Ama bir nokta tartışmasızdır: Toplumsal devrimci dalganın üzerinde, kırılan dalgaların, savrulan köpüklerin içinde yok olmadan, kaybolmadan geçip dikenli, taşlı yollardaki yaşamına baktığımızda asli olan devrimciliğidir.”