Çemişgezek'ten Hollywood'a Bir Kadın, Bir Hayat, Bir Film
Adı Arşaluys, nam-ı diğer Aurora. 1915’te, Ermeniler tehcir edildiği sırada, 14 yaşında Çemişgezekli bir kız çocuğuydu. Halkının yok edilişine tanık oldu, aile fertlerini birer birer kaybetti. Maruz kaldığı bedensel ve ruhsal işkencelere rağmen hayatta kalmayı başardı. Onun hikâyesini diğerlerinden ayıran ise, başrolünde oynadığı bir filmle yaşadıklarının beyazperdeye aktarılmış olması.
Aurora kurtulup da iki yıl sonra ABD’ye vardıktan sonra, başından geçenleri bir yardım kurumuna anlatır. Hikâyesi Henry L. Gates tarafından yayımlanır ve Hollywood’lu yapımcıların dikkatini çeker. Böylece Aurora, ne olup bittiğini bile tam olarak anlamadan acılarını sinemada yeniden canlandırarak, yaşadığı travmayı tekrar tekrar hatırlamak zorunda kalır.
Elinizdeki kitabın editörü Anthony Slide da tam bu nokta üzerinde duruyor. Aurora’nın tanıklığının, ortalama Amerikalı için popüler bir seyirlik haline getirilmesi ve yaralı bir ruhun daha da zedelenmesi üzerinde.
Hikâyedeki diğer can alıcı nokta da, filmin tıpkı Aurora’nın halkının akıbetine uğraması, yani ortadan kaybolmasıdır.
Gösterime girdiğinde gişe rekorları kırmış olan film kaybolmuş, geriye bölük pörçük birtakım kareler kalmıştır. Filmin gösterildiği her eyalete götürülen, bir meta haline getirilen, hatta ruh dengesi sarsılınca dublörleri sahneye çıkarılan Aurora da unutulup gider. İlerlemiş yaşında bu dünyadan göçüp gittiğinde kimsesizler mezarlığına gömülecektir.
Anthony Slide, Aurora’nın ve kayıp filmin peşine düşerek, hem tarihi bir trajediye, hem sinema tarihinde unutulup gitmiş bir yapıma ışık tutuyor.