Gülümse, gülümse, gülümse…
Salt bedenden bedensizliğe ve denize…
Tarihsiz bir zamanda Arjantin taşrasından Buenos Aires’e, oradan pampaya uzanır Clara’nın hikâyesi. Tangonun mayalandığı kenar mahallelerden, başkentin geniş caddelerinden, parklarından, sefil otellerinden, yine taşraya, sirke. Sevgilileri, pezevenkleri, kocaları olur. Ama onun çok istediği tek bir şey vardır: deniz. Denize gitmek. Sihirbaz Alejandro’yla düştüğü yollarda, sirkte Aztek Çiçeği olur: aynalardan oluşan bir kutunun içinde bedensiz bir kafa, hep gülümsemesi gereken bir embriyo.