Jed Allen, New York’taki işyerinin masasında uyandığında, kim olduğuna dair hiçbir fikri yoktu. Etrafında gördüğü şeylerden yola çıkarak başarılı bir mimar olduğunu, cüzdanında bulduğu fotoğraftan da Cassie adlı güzel bir sevgilisi olduğunu öğrenmişti. Yardım almak için onun evine gitti, ancak Cassie orada değildi.
Kendine yazdığı notlara bakılırsa, dokuz ay önce geçirdiği bir trafik kazası sonucu gidip gelen bir hafıza kaybı yaşamıştı. Gerçek kişiliğini ve hayatını anlamaya çalışırken Jed, arabasının bagajında kanlı bir elbise bulmuştu. Haberlerdeyse Central Park’tan kadınları kaçıran bir katilden söz ediliyordu. Jed’in, kayıp anıları arasında karanlık sırların saklanıyor olabileceği gerçeği ile yüzleşmesi gerekecekti.
Etrafındaki kimse sorularına cevap bulamıyordu.
Katil kimdi… ve Cassie neredeydi?
“Zirvedeyken tüm parlak geleceğimi en ince detayına kadar planlamıştım. Hedefimi biliyordum. Gizli tuzaklardan nasıl kaçınabileceğimi, beni olmam gereken yere ulaştıracak kestirme yolları da... Kısacası, hedefi on ikiden vurabilecek şekilde hareket ediyordum ve yüksekleri hedeflemiştim.
Her şeye sahip olduğumu sanıyordum.
Mutlu olduğumu sanıyordum.
Yenilmez olduğumu sanıyordum.
Sonra Cassie ile tanıştım.”