Tekstil işçilerinin, şeytani derecede kurnaz, ama aynı zamanda merhametli ve de âşık patronunun öyküsünü anlatıyor bu roman.
Kendi varlık amacını kumaşlar, insanlar ve üniversiteli bir kızın sözleri ortasında sorgulayan genç bir adamın varoluş mücadelesi. “Bu sebepten hâlâ bekârdım. Ebru’yla evlendiğimde Sude’de, Sude’yle evlendiğimde Ebru’da gönlümün kalacağından, beyaz ceketi aldığımda mavisinden, maviyi aldığımda beyazından mahrum kalacağımdan korktuğumdan… Kendi varlık anlamımı hep dışımda aramış, hep öteden beriye getirmek istemiş, annesini pencerenin öte yanında görmüş bir çocuk gibi, geleceğin beni hep içten dışa geçirmesini, hep dıştan içe geçip kurtarmasını beklemiştim. Dıştan içe, içten dışa çevirip durduğum ceket, pantolonlar gibi.” diyor.