1789 yılında üniversitesiyle tanınan Montpellier’de (Fransa) doğup, burada Petrarca, Rabelais ve John Locke gibi ‘insanı’ ve ‘aklı’ yüceltmiş büyük isimler ile aynı tedrisattan geçmiş olan Auguste Comte sıhhatsiz bir çocuktu ve elli dokuz yıllık hayatı boyunca da sağlıksız ve çoğu zaman mutsuz oldu. Yirmi dokuz yaşında Seine Nehri’ne atlayarak intihar girişiminde bulunmuştu. İnsanlık Dininin kurucusu Comte keskin bir zekâyla birlikte isyankâr bir kişiliğe sahipti. On dördünde Katolik kilisesinden ayrıldı ve Kralcılığa karşı çıktı. Yirmili yaşların başında Fransız Aydınlanmacılarından Montesquieu, Condorcet ve Turgot ile birlikte Hume ve Kant’dan da etkilenerek öznel sentezini ortaya koydu. Auguste Comte sosyoloji ile bilgiye ancak bilimsel metotlarla ulaşılacağını savunan ve 1845’ten itibaren İnsanlık Dinine dönüşen Pozitivizmin öncüsüdür. Bu din maneviyatı reddeden ve bu dünyayı kurtarmayı hedefleyen bir "din"dir. Teolojik ve Metafizik hallerden geçen ve gelmiş geçmiş her türlü dini bağrında toplayıp hepsini aşan "yeni din", sonunda Pozitif Din olacaktır. Bu dinin Tanrısı insanlık, peygamberi bilim adamları ve mucizeleri ise ilmî keşiflerdir. İbadet üstün bir varlığa tapınarak değil insanlığın gelişimi için çaba sarf edilerek yapılır. Kendi isteğiyle mezar taşına yazdırdığı gibi: "İlke olarak sevgi, temel olarak düzen, amaç olarak gelişme". Auguste Comte İslâm ile ilgilenmiş ve İslâm’ı bazı bakımlardan takdir etmiş ender batılı düşünürlerdendir. Elinizdeki çalışmada onun İslâm’a dair fikirleriyle birlikte 1853 yılında Osmanlı Sadrazamı Reşit Paşa’ya yazdığı ve Türk halkını İnsanlık Dinine davet ettiği mektubunu bulacaksınız.