Ağustos Işığı, Faulkner’ın kendine özgü anlatım teknikleriyle Amerikan yaşamının çelişik öğelerini, uyumsuzluklarını ve Amerika tarihinde iz bırakan siyahiler ve ırkçılık sorununu deşen başyapıtlarından biri.
Ağustos Işığı, Kuzey-Güney, beyaz-siyahi ayrışmasının yoğun olarak yaşandığı Mississippi’de, Faulkner’ın edebiyat haritasına yerleştirdiği “Yoknapatawpha”da geçer. Romanın başkişisi Joe Christmas’ın, hem beyaz olduğu hem de siyahi kanı taşıdığı düşünülmektedir. Joe iki dünya arasında gidip gelirken her ikisinin de yabancısı olduğunu hisseder, yaşadığı kısırdöngü, romanın psikolojik zamanında çapraşık bir iç deneyim olarak
sunulur. Joe’nun tragedyasının diğer halkalarını Doc Hines, Miss Burden gibi karakterlerin siyahiler ve ırkçılık sorunu karşısındaki tavırları meydana getirir. Ağustos Işığı’nda Faulkner bilinç akışı, iç monolog, “flash-back” gibi anlatım tekniklerini belleklerde iz bırakan bir tarih anlatısıyla birleştirir.
“20. yüzyıl Amerikan edebiyatında, Amerikan yaşamının barındırdığı çeşitlilik ve düzensizliği yansıtmak konusunda Faulkner’ın derinliğine ve hayal gücü zenginliğine ulaşabilen bir yazar yoktur.”