Geçmişten mutlu bir âna sığınacak olsanız hangisini seçerdiniz?
İspanyol sanatçı Paco Roca, 2020 Eisner Ödüllü grafik romanı Ev'de çizgilerini bu kez aile ilişkileri üzerine konuşturuyor; babalarının ölümünün ardından yeniden bir araya gelen üç kardeşin geçmişle hesaplaşmalarını odağına alıyor.
Sıradan bir ailenin pek de sıradan olmayan tarihini, yürekleri titretecek bir hikâye eşliğinde sunan kitap; zamanın ve yaşam koşullarının savurduğu hayatlara ayna tutuyor, insana dair “tanıdık” söylemlerde bulunuyor.
Sepya tonlardaki resimleriyle film tadında bir anlatı sergileyen Roca; geçmişin gölgelerine takılı kalan üç kardeşin hatıralarını canlandırıyor, dünyevî koşturmacalar yüzünden dünü unutup bugünü kaçıranların yitirdikleri hakkında düşündürüyor.
Bir ev asla yalnızca bir “ev” değildir. Evi yuva yapan, ailedir; sevgidir, emektir, birlikteliktir. Kendini bildi bileli çalışan Antonio için yaz tatillerini geçirdikleri o ev hiçbir zaman alelade bir çatı olmamıştır. Her taşının altında emeği bulunan, büyük özveriyle yoktan var ettiği evi, gelecek düşlerinin ve ebedî huzurunun en büyük teminatıdır. Evi, yeni kökler salmak için farklı yerlere göçen çocuklarını tekrardan bir araya toplayabilmek için yegâne dayanağıdır. Antonio hayata gözlerini yumana kadar da ev varlık nedenini sürdürür. Babalarının yasını dahi tutamayan José, Carla ve Vicente, bir yılın ardından satılığa çıkarma düşüncesiyle eve geri döner. Arkalarında bıraktıkları hayatlarına belki de ilk kez çocukluklarının gözünden bakma fırsatı bulan kardeşler için karar ânıdır. Oysa onları yıllar sonra buluşturan ev, belki de anne babalarının hayattayken kendilerine hissettirmeyi başaramadığı değerli bir duyguyu, aile olmanın önemini yeniden hatırlamalarını sağlayacaktır.
Ebeveyn kaybı, yas, anı, hafıza gibi konulara temas ederek aile ilişkilerindeki çıkmazlara eğilen Ev; acı tatlı kırgınlıkların ve anlaşmazlıkların yumağındaki üç kardeşin gözünden, tüyleri diken diken eden, gerçekçi bir anlatıya dönüşüyor.
Kırışıklıklar'dan tanıdığımız Paco Roca, dünya çapında övgü toplayan bu ödüllü grafik romanıyla yaşamlarımız boyunca unutamadığımız mutlu anılarımıza nostaljik bir selam gönderiyor; duvarları neyden örülürse örülsün adına ev denen yapının kişisel tarihimiz üzerinde oynadığı önemli rolü gözler önüne seriyor.
“Bugüne dek hep ileriye baktım. Bugünlerde ise ilk kez durup arkama bakıyorum. Kariyer peşinde koşturmaca, bana bir şekilde utandığım köklerimden bir kaçış gibi geliyor. Anlıyor musun?”