Dugong Dugo, tropikal denizlerin açıklarında günlerdir düşünceli düşünceli yüzüyordu.
Güneş ışığının yansımalarına bakıp gölgesini inceliyordu.
Uzun gövdeli su bitkilerinin arasına giriyor, küt yüzgeçleriyle bitkileri kuyruğuna doluyordu.
Bir şeyleri gizlemek mi istiyordu? Yoksa can sıkıntısını oyuna mı dönüştürmüştü?
Sayfalar deniz misali dalgalandı.
Ne olduysa oldu, Dugo birden canlandı.
Gözlerinden incecik yaşlar aktı.
Afacan şaşırdı, doğrulup sayfaya yaklaştı.
Uzandı, Dugo’nun gözyaşını sildi.
“Neler oluyor, söyle,” dedi afacan.
“Söyle bana, kim üzdü seni?”