Sevdası bengisular gibidir Anatolia’nın. Yedidenizler Ülkesi’nin bu erişilmez dilberine kimler vurgun değildir ki?.. Periler Padişahının oğlu, Cinler Kralının kuzeni... Ama o, gönlünün sultanını bulmuş; her şeyiyle Gündoğu Ülkesinin Beyoğlu’nun yâri olmuştur... Mutludur Anatolia... Gayrı adı Anadolu’dur... Analar kadar kutludur...
“Durup durup ”ah” çekiyordu karanlık kuyulardan Durdu Dede. Güneşin yüzü balçıkla sıvalıydı. Sıvaları dökülmüş kerpiç duvarlı evlerde, kat kat dürülmüş masaların üzerine çömelen televizyonlardan; en ciyak renklerin sivri tırnaklı parmakları uzanıyordu çocuk gözlerine...”
Bu roman; “üç boyutlu roman” türünün ilk sedef düğmesidir “Anatolia”nın göğsüne şiir ibrişimiyle dikilen...