Bu öyle bir roman ki, bitirdiğinizde buruk bir gülümseme yayılacak yüzünüze. Büyük bir düşünürün hayatına girmiş, onu yakından tanımış olacaksınız. Onun son rüyasına eşlik etmenin zevkini ve zorluklarını aynı anda yaşayacaksınız. Joachim Köhler, Nietzschenin hayatı boyunca çok rüya gördüğü fikrinden hareket etmiş ve o da bir rüyaya sürüklenmiş. Gerçeklerden yola çıkan, tamamen kurmaca bir metin bu. Dünya çapındaki dâhiyi bazen Dionisos taklitçisi olarak Torinodaki odasında ev sahiplerinin önünde çırılçıplak dans ederken, bazen kaçık bir akademisyen haliyle, bazen eşcinselliğe dayalı sohbetlerde yakalayacaksınız. Son günlerini yaşayan Nietzsche, iyi bir biyografi yazarının elinde insanî yönüyle öne çıkıyor bu romanda. Üstelik yazar bu konuda çok şey biliyor olmanın tuzağına da düşmemiş, sade bir roman koymuş ortaya. 2000 yılında Nietzschenin 100. ölüm yıldönümü dolayısıyla yayımlanan kitaplar arasında büyük ilgi gören bu roman, dostları aynı zamanda düşmanları olan bir adamı anlatıyor. Evet, o adam büyük bir düşünür, ama her şeyden önce bir insan. Köhlerin duyarlı anlatımı da bunu vurguluyor.