Hemen belirtelim: Elinizdeki roman “yırtıcı bir aşkı anlatıyor. “Aşk”, mutluluk ve evlilik beklentileriyle yaşamak isteyenlere göre bir kitap değil; hiç değil!.. Sakin bir hayattan yana olanlar, pembe rüyalarının yıkılmasından korkanlar, okumasınlar...
Eleştirmenlerce bir mit, içtenlikle ve cesurca kaleme alınmış bir roman olarak nitelendirilen Betty Blue, barlarda çalışan bir kadınla bir musluk tamircisinin, yani sıradan insanların, yani anti-kahramanların aşklarını yaşamak ve kaderlerini değiştirmek için verdikleri mücadeleyi anlatır. Kadın, çağdaş dünyanın sahteliklerine ve alçaklıklarına karşı öfkesini dizginlemeyen biridir. Hayata karşı çırılçıplaktır,korumazsızdır, hiçbir hesabı yoktur.Erkek, yalnızlık ve nesnelerin anlamsızlığı konusunda deneyimli, isyanını gerçekleştiremediğinden dolayı kendini için için yiyen bir kuşağa mensuptur. Minyatür bir hayat kurmak amacıyla dünyanın ıssız bir köşesine gider. Bir kitap yazar ve unutur. Bir gün kadın öfkesiyle, dişiliğiyle, sahiciliğiyle gelir. Bu dünyaya teslim olmazlar. Yaralanırlar. Yaralarlar.
Romanın bir yerinde erkek şöyle der: “Hayatta bir takım hedefler saptamak, kendini zincire vurmaktır.” “Mutluluğun var olmadoğını, cennetin var olmadığını, kazanılacak ya da kaybedilecek hiçbir şey olmadığını ve hiçbir şeyin özünün değiştirilemeyeceğini” anlamak gerekir. “Ve bundan sonra insana sadece ümitsizliğin kaldığına” inanmak bir kere daha yanılmaktır. “Çünkü ümitsizlik de bir yanılsamadır.”
Kaderine razı olmayanların, öfkesini kontrol etmek istemeyenlerin, yüreğinde ateş yananların romanı... Yeraltı edebiyatının en “yırtıcı” örneklerinden biri…
“Philippe Djian’In dünyasının iyi ‘okuyan’ kitabın çevirmeni Ayşen Ekmekçi’nin kusursuz çevirisi de gerçekten kitaba çok ayrı bir tat katmakta. Ayrıntı Yayınları’na ise edeceğim tek söz var: Helal olsun! Betty Blue filmini izlemiş kişilere gelince… Bu kitap ile film arasında sadece hayat değil, dünya ve ruh farkı var.”