Türk toplumunun 19. yüzyıl sonlarına doğru içine girdiği toplumsal aranış ve değişim sürecinin en somut göstergesidir kadın: Türk kadınları, özellikle de kentli kadınlar değişmek isterler. Onlar okumak, çalışmak, meslek edinmek, kentli gibi giyinmek ve en önemlisi erkeklerin yanında ve erkeklerle eşit haklara sahip olmak insanca yaşamak isterler. Tanzimat Dönemi’nden başlayarak kentlerde yayınlanan kadın dergilerindeki yazılardan, onların bu isteklerinin ne denli somut olduğunu anlamak mümkündür. Kadınlar artık evlerine kapanıp, erkeğin dizinin dibinde oturan, kaşına gözüne vurulunup kutsallığına mersiyeler düzülen soyut melekler değildirler, böyle olmadıklarının bilincine varmışlardır ve haykırmaktadırlar. Bu değişimin edebiyattaki yansımaları da elbette gecikmez.