Türk menşeli Rus müverrih Karamzin’in ifadesiyle üç tacir, bir yağmagîr, talimatı olmaksızın Sibir Hanlığı’nı Çar İvan adına ele geçirmeye cesaret ettiler. Ateşli silahlara karşı ok, yay ve kılıcın mağlubiyetinin en hazin ve ibret verici örneklerinden birinin tecelli ettiği bu mücadelenin neticesinde Türk-İslam dünyasının Sibirya’daki yegâne mümessili olan Sibir Hanlığı, Altın Orda’nın diğer parçaları ile aynı akıbete uğradı. Meşhur yağmacı hak ettiği cezayı bir Tatar kılıcından almış olsa da Sibir yurdu Rusya’nın hâkimiyeti altına girmiş oldu. Türk tarihinin şahit olduğu en görkemli istiklâl davasının başkahramanı olan Küçüm Han; devletini, tüm ailesini, evlatlarını, hazinesini kaybetse de Çar’ın lütuf ve merhametine sığınmadı. Ancak esir düşen evlatları Moskova’ya götürülerek kimi vaftiz edildi kimi de mankurtlaştırılarak Çar’ın hizmetkârı haline dönüştürüldü. Dahası Çarlık adına kendi soydaşlarına karşı savaştırıldı. Bu eser, İrtiş boylarında yaşanan Türk tarihinin en acı ve en ibret dolu bir perdesinin, bir Rus kilise adamının kendi kaleminden fanatizm yüklü ifadelerle hikâyesidir.