Karadeniz'den Bir Ermeni Yetimi
“Bir bebek neden yetim kalır? Bu bebeğin gerçek ailesi, amcaları, halaları, teyzeleri, onların sülaleleri yok mudur? Çocukluğum ve gençliğim boyunca büyükannem Kerime Hanım’la yaptığım sohbetlerde dedemin gerçek anne ve babasının kim olduğu sorusuna asla ve asla net bir cevap alamadım. Dedemin gerçek ailesinin Ermeni olabilecekleri konusunda imalı cevaplarla karşılaştım...” Giresun, Şebinkarahisar, Baybahan Dağı, Kızıltaş, Yuva, Hapan, Eneet, Fatsa, Ünye, Ordu, Samsun... Ermeniler bir zamanlar Karadeniz’de de genişçe bir coğrafyada yaşıyorlardı. Ta ki yerlerinden, yurtlarından sürülünceye, kovuluncaya, toprakları ellerinden zorla alınıp, kırıma uğrayıncaya kadar.
Halil Erhan, Karadeniz’den bir Ermeni yetimi Baybahanlı Nubar’ın, yani dedesinin hayat hikâyesini anlatırken geniş bir panorama çiziyor: Hamidiye Alayları’nın baskınları; Ermenilerin yaşayışları ve zaman içinde uğradıkları zulümler; vicdanlı biri tarafından kurtarılan, Müslüman olarak büyütülen bir yetimin verdiği hayat mücadelesi; Karadeniz köylerindeki ağalık düzeni... Nubar’ın ya da Müslümanlaştırılıp Türkleştirildikten sonraki adıyla Kamil’in gerçekle kurgunun iç içe geçtiği yaşam öyküsü, 1900’lü yılların başlarından itibaren Karadeniz’deki yaşama, kültüre, dönüşüme dair malumatı da ince detaylarla veriyor.