Suç karşılığı uygulanacak yaptırım olarak para cezası, hürriyeti bağlayıcı cezadan sonra kendisine en çok başvurulan bir cezalandırma yöntemidir. Kapitalizmin etkisinin artması ile birlikte para cezalarının daha büyük bir öneme sahip olduğunu söylemek gerekir. Çünkü, eski söylem ile -hırs ve tamâ-, günümüz söylemi ile -çıkar amaçlı işlenen- suçların sayısı her geçen gün daha da artmaktadır. Çıkar amaçlı veya -ekonomik kazanç elde etme amacının güdüldüğü suç- olarak isimlendirilecek bir kısım suçlara karşı para cezası yaptırımına başvurulması kaçınılmaz bir gereklilik gibi görünmektedir.
5237 sayılı TCK bu nedenle, hapis cezasının yanı sıra para cezasını da bir yaptırım olarak düzenlemekte ve -gün para cezası- olarak isimlendirilen sistemi, -adlî para cezası- olarak Türk Ceza Hukukuna yerleştirmiş bulunmaktadır.
Adli para cezası, bir cezalandırma biçimi olmasının yanı sıra, birçok ülke hukukunda olduğu gibi, Türk Ceza Hukukunda da, hapis cezasının çevrildiği bir seçenek yaptırım olarak kendisini göstermektedir. Bu nedenle, bu çalışmada adli para cezası her iki boyutu ile yani hem doğrudan doğruya hükmolunan bir ceza (TCK m. 52) ve hem de bir seçenek yaptırım olarak (TCK m. 50/1a) ele alınmaktadır.
TCK ile getirilen bu düzenlemelerin kendi içerisinde tutarlı, birbiri ile ahenkli ve ihtiyaca cevap verir hale getirilmesi için yapılması gereken değişiklikler üzerinde özelikle durulmaktadır.