Askeri tarih denildiğinde ne anlaşılmalıdır? Ne anlaşılmaktadır?
Hazırlanan eserlerde ağırlıklı olarak, askeri birlikleri ilerlemeleri ve geri çekilmeleri, harp raporları ve harp cerideleri kullanılarak, gün gün anlatılmaktadır.Şüphe yok ki, bu gelişmeler yazılmak zorundadır.Arka planda yaşanan her şey, nihayetinde askerin harekatına yardım içindir.Ama bu yapılırken, askeri tarih çalışmasını sırf bu bakış açısından ibret görmek, eksik sonuçlara varmaya neden olacaktır.Askeri birliklerin iç yapılarını, savaştıkları bölgenin durumunu ortaya koymadan çalışmaları çoğunlukla muharebelerin oluş biçimleriyle ele alıp kağıda dökmek, anlatılan askeri harekatın başarı veya başarısızlığını izah etmekte yeterli olmayabilir.
Bu endişelerle hareket edilerek, bir askeri tarih çalışmasında nelerin de bulunması gereği sorusuna cevap bulma ihtiyacı, bu araştırmanın şeklini oluşturmuştur.Bu kitabın yayınlandığı şu günlerde ise Irak, Türkiye için farklı bir boyutuyla yeniden gündemde bulunmaktadır.Bölge güvenliğine katkı amacıyla, Türkiye’den Irak’a askeri birlik sevketme konusu gündeme gelmiştir.Bu işin ilginç tarafı şudur:XX.yüzyılın ilk çeyreğinde, dört yıllık yoğun mücadele ile Türkler’I İrak’tan çıkartan İngiltere, bugünkü müttefiki Amerika Birleşik Devletleri ile Irak’a Türk askerinin gelmesi konusunda olumsuz tepki göstermemektedir.Gerçi bölgede yaşayan grupların Türkiye’nin kararına bakış açıları, eskden farklı değilse de ABD ve İngiltere’nin politikaları XXI.yüzyılın başında yeniden oluşmuşa benzemektedir.Bu durum uluslararası politikaların zaman ve şartlara gore değişebileceğini göstermektedir.Zira 85 yıl once sona eren Birinci Dünya Savaşı’nda Irak’ın ülke topraklarından ayrılmaması için olağanüstü savaşlar çıkartan Türk Ordusu, bugün yeniden bölgeye gitmesi -bu durum şu an için gerçeklememişse de -gündemin en önemli maddesi olabilmiştir.Ancak, bu kez Irak uğruna İngiltere ve onun uluslararası politika varisi ABD ile savaşmak için değil, güya bu devletlerle bölgede beraber çalışmak söz konusudur.