Bir Namus Meselesi tefrika edilişinden 94 yıl sonra ilk kez istos yayın tarafından kitap biçiminde ve Latin alfabeli Türkçede yayımlanıyor.
Nisan 1895’ten Ağustos 1945’e dek süren 50 yıllık hayatına kendi ifadesiyle “büyük küçük altmıştan fazla roman, binden fazla hikâye” sığdıran edebiyatımızın unutulmuş figürlerinden Mahmut Yesari, Türkçenin en renkli, en etkili ve en güçlü kalemlerinden biridir.
1923-24 seneleri arasında Reşat Nuri Güntekin’le birlikte çıkarttığı Kelebek dergisinde ileride Çulluk, Tipi Dindi ve Su Sinekleri gibi eserlerle oldukça ustalaşacağı bir türün denemesine girişir. İlk romanı Bir Namus Meselesi’ni tefrika eder.
Bir Namus Meselesi, bugün için yitip gitmiş bir dünyayı anlatır. Kayseri’de başlayıp İstanbul’da son bulan bu keyifli intikam hikâyesinin iki kahramanı Hacıoğlu Ağapiyadi ile Kara Eftimoğlu Petraki ailelerinden kendilerine miras kalan bir çekişmenin kurnaz ve hınzır takipçileridir. Anadilleri olan İç Anadolu şiveli özgün Türkçeyle roman boyunca birbirlerini ketenpereye getirmeye çalışırlar. Yesari, bu iki Kayserili tüccarın hayatını, dönemin Kayseri havalisi ve İstanbulunu, bugün mevcut olmayan yahut öznesi değişmiş toplumsal yaşantıyı gerçeklik ve yalınlıkla anlatır.
Kimdir Mahmut Yesari? Pek bilen yoktur aslında. “Tarihteki önemli isimlerden biridir herhalde” deyip geçer adını görenler. Onun yazar kimliğini ve geride bıraktığı sayısız edebi eseri ne yazık ki kimse hatırlamaz. Bugün kitabevlerinde hiçbir kitabı satılmaz, yayınevleri yıllardır kitaplarının yeni baskılarını yapmaz. Romanları, tiyatro oyunları ve öyküleri sahaflardan bin bir güçlükle bulunur. Gazete ve dergi yazıları ise ancak bir iki büyük kütüphane ile gazete arşivlerinde kalmıştır. Onu bir köşede unutan, yazdıklarının kıymetini bilmeyen toplumun durumunu, Tipi Dindi adlı romanında sanki bizim adımıza, daha o günlerde söylemiştir Mahmut Yesari: “Bir mucize onu hayata iade etse, belki de pek hoşumuza gitmeyecek... Zira karşısında utanacağız.” Nükhet Eren, Mahmut Yesari’yi Tanımak