Aytekin Yılmaz’ın romanı, hayatla ölüm arasındaki mesafenin en kısa olduğu, dava uğruna ölmenin en çok kutsandığı bu coğrafyada bir isyan çığlığı... kadere, coğrafyaya ve ölümlere karşı bir davet mektubu.
“...hiçbir davayı uğruna ölecek kadar sevmiyorum, ama yaşamı savunan davaların içinde olmak istiyorum."
“Birdenbire boşlukta kaldım. Gidebileceğim, beni kabul edecek bir ailem yoktu. Ernesto gibi başka bir dağa da sığınamazdım, ne onun gibi cesaretim vardı ne de başka dağlara inancım. Güvendiğim bütün dağlara kar yağmıştı. Bir kitapta okumuştum, güvendiğiniz dağlara kar yağdığında, dağlarla karları baş başa bırakın diyordu. Ben de öyle yaptım, herkesi kendi dağıyla baş başa bıraktım."