Doğa her birimize cömertçe tüm bereketini sunarken pek azımız içimizde saklı hazineleri fark edebiliriz. Beyaz atlı prensin çıkagelip içinde kıvrandığımız fukara hayattan bizi kurtarmasını bekleriz ya da birinin beyaz atlı prensi olma hayaliyle vakit kaybederiz. Aslında fark etmeden kendi yeteneklerimize, yaratıcılığımıza, bereket haznemize ve tüm içsel kaynaklarımıza ihanet ederiz.
Para sıkıntımız, işsizliğimiz, iflasımız, uğradığımız haksızlıklar, emeğimizin karşılığını alamama… Mevzu hiçbir zaman basit bir para problemi veya matematik hatası değildir. Para çatışması bilinçte kendini gösterirken ardında bir tarih barındırır. Kendi talihini yaratmanın yolu da kendi tarihini anlamaktan geçer ve kuşkusuz her canlı, doğanın sonsuz bereketinden payına düşene, hak ettiği kadarına erişmek ister.
İşte bu noktada Zengin Koca Benim devreye girecek; idam taburesinde bekleyen erkek ve kadının boynundaki ipi nazikçe çıkaracak, her ikisine de kendi evrensel gücünü teslim edecek! Kadın erkek fark etmeksizin, kendi varoluşunla sulh içinde yaşayıp, "Zengin koca benim!" cümlesindeki özgüveni, gücü, cesareti tüm hücrelerinde hissetmen için bilinçaltının karanlık odaları aydınlanacak…
Çünkü sen biriciksin! Parmak izin gibi, payına düşen bereketin ve nasibin de biricik!