II. Meşrutiyet’in 23 Temmuz 1908 tarihinde ilan edilmesi, demokrasi tarihi açısından önemli bir dönüm noktasını teşkil etmektedir. Monarşiden Meşrutiyet’e geçişi ifade eden bu tarihten kısa bir süre sonra 13 Nisan 1909 tarihinde 31 Mart Vakası olmuş ve Sultan II. Abdulhamid tahttan indirilip İttihat ve Terakki dönemi fiilen başlamıştır. Osmanlının bu çalkantılı dönemlerinde İstanbul’da öğrencilik, öğretmenlik ve yayıncılık faaliyetlerinde bulunan Ayânzâde Nâmık Ekrem, kaleme aldığı eserleriyle Meşrutiyet’in ateşli bir savunucusu olarak yer almıştır. Şiir, edebiyat, din, ahlâk ve sosyal meseleler konusunda manzum, manzum-mensur ve mensur kırk civarında eseriyle bir külliyat oluşturan bu isim, çok yönlü kişiliği ile çalışmamıza konu olmuştur.
Bu çalışmada, Nâmık Ekrem’in “Vatan için faydalı kitaplar” serisi içerisinde Osmanlı Türkçesiyle yayımladığı manzum eserleri olan Zevâhir-i Pejmürde, İnkılâb, Yâdigâr, Zafer-i Hürriyet, 10 Temmuz Hâtırası ve manzum bir mesnevî denemesi olan Hicrân ile manzum-mensur karışık yazılan Bahâr-ı Edeb ve Şi‘r-i Hakîkat isimli edebî eserleri günümüz Türkçesine aktarılmıştır. İlk defa toplu olarak okuyucuyla buluşacak yeni harfli bu metinlerin devrin sosyal, siyasal ve edebî tezahürleri ile bir ışık olması hedeflenmiştir.