Yabandomuzunun İzinde;
Ereklerimizi bir düşün, bir de sürdüğümüz izin sonunu … avın sendelediği ve avcının sendelediği anı, eceli gelmiş bir hayvanın çığlıklarının ne denli insan çığlıklarına benzediğini ve insan çığlaklırının nasıl bir hayvanın çığlıkları sanılabileceğini….
Yabandomuzunun İzinde 1993 yılında Granta En İyi Genç Romancılar Ödülü’nü alan Lawrence Norfolk’un en önemli romanlarından biri. Eski Yunan mitolojisinde “Kalydon Yabandomuzu Avı” olarak adı geçen bir söylencenin şiirsel bir dille anlatılmasıyla başlayan bu roman, aslında Yabandomuzu Avı” olarak adı geçen bir söylencenin şiirsel bir dille anlatılmasıyla başlayan bu roman, aslında Yahudi asıllı bir yazarın, Solomon Memel’in, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yerleştiği Paris’te sürdüğü yaşamdan kesitleri ve savaş sırasında başından geçenleri dönüşümlü olarak okura sunar. Kitabın başındaki mitolojik av öykösü ile savaşın bitiminde Yunanlı partizanların bir SS subayını yakalamak için izini sürmeleri arasında kurgusal bir koşutluk kurulur. Tıpkı yabandomuzu gibi SS subayı da aynı coğrafyada aynı mağarada kıstırılır. Eski öyküde yabandomuzunu okuyla öldüren mitolojik karakter bellidir; oysa SS subayının başına gelenler, tanıksız, karanlık bir mağarada gerçekleşmiştir, yani hiçbir şeyin kayda geçemeyeceği “Yazılmayan Yer”de. Gerçek, mağarının karanlığında gizlidir. Solomon Memel’in anımsadıkları ve anlattıkları ne ölçüde doğrudur?