“Adalar’dan İstanbul Limanına doğru süzülen bir vapurdan ya da “körlerin ülkesi”nden akşam saatlerinde batıya doğru bakarsanız, karşınızda beliren ufuk, kırmızı ve turuncunun sayısız tonlarıdır;güneş yavaş yavaş denize batmaktadır çünkü.
Binlerce yıldır değişmemiş olan bu ufukta çok sayıdaki Thermopylesleri bir anlığına unutup şehrin gerçek sonsuzluğunu yakalarsa kimse,işte ancak o zaman, insana -insan olarak adlandırılmaya layık insana- ilişkin olan İstanbul’un dionizik biçimini kavrayabilir.”
Aris Abacı
İstanbullu kimdir, bu şehir kimselere ait olabilir mi?
İstanbul’un arkeolojik, antropolojik, sosyolojik, tarihi ve kültürel verilerinden beslenen, kent felsefesine dair bu kitap; 2.500 yıl, 8.000 yıl ve hatta 800.000 yıl öncesinden insan izlerine sahip İstanbul’u gelmiş geçmiş tüm katmanlarıyla bir bütün olarak anlama davetidir.