“Geniş tavanda yüzlerce kitap var, her biri olduğu yere ortasına uzun bir demir çivi çakılarak tutturulmuş. Tarih sayfalarının içinden bir çivi, aşk sayfalarının içinden bir çivi, kutsal sayfaların içinden bir çivi.”
Hakinin egemen olduğu, altında sakladığı zenginlikleriyle Büyük İskender’den Babür Şah’a nicelerini kendine çekmiş topraklarıyla Afganistan. İngiliz tarihinin en büyük yenilgisine sahne olan, art arda yaşanan işgallerin yol açtığı yıkımın, acının hiç eksilmediği bir ülke. Nadeem Aslam, “İmparatorluklar Mezarlığı” olarak da bilinen bu sahnede Taliban, Amerikalılar ve Sovyetler üçgeninde bir halkın yaşadığı büyük trajediyi gözler önüne seriyor. Günümüze dek uzanan etkileriyle bir dönemin siyasi çekişmelerinin ne denli ölümcül yaralar açabileceğini, körü körüne bağlanılan ideolojilerin insanı sürüklediği cehennem çukurlarını betimliyor.
Viran Ülkenin Bekçisi, şiirsel ve akıcı diliyle günümüz dünyasının içine düştüğü kaosu sarsıcı bir çıplaklıkla sunuyor. Nadeem Aslam’dan ölümün sıradanlaştığı, neredeyse kutsandığı bir coğrafyada yaşama düzülen bir övgü.
“Tutkulu ve berrak bir dil... Viran Ülkenin Bekçisi bize edebiyatın yapabileceklerini gösteriyor...”
- Sunday Times