“Başkalarının başına gelenleri adaletsizlikten ziyade bir talihsizlik olarak görmek her zaman daha kolay olacaktır. Bir tek mağdurlar bu tutumu bazen benimsemezler. Ancak hepimizin potansiyel mağdurlar olduğunu hatırlarsak o zaman meselenin ciddiyetini kavrar ve sadece adalet konusunu değil, alışılageldik bir girişim olmasa bile, adaletsizlik konusunu derinlemesine incelemeye karar verebiliriz.”
Adaletsizliğin Veçheleri, felsefe ve politik teori alanında 20. yüzyılın ikinci yarısında önemli bir yere sahip olan Judith Shklar’ın en önemli eserleri arasında sayılmaktadır. Metin, tarihte adalet hakkında ortaya konan görüşlere karşı edebiyattan politik teoriye, felsefeden görsel sanatlara kadar birçok alanı kullanarak bir resim ortaya koyuyor. Adaletsizliğin doğası hakkında gerçek bir anlatı üretebilmenin yeni bir adalet teorisi inşasına girişerek değil, bizzat adaletsizliğin veçheleri ile ilgilenmekle mümkün olabileceğini iddia ediyor. Yazar, dolaysız, derin ve ayrıntılı bir perspektifle adaletsizlik tecrübelerinin gerçekte neyi içerdiğini göstererek bizi tüm düşünce tarihini işgal eden adalet sorunu üzerine özgün bir biçimde düşünmeye sevk ediyor.