İnsanoğlu atış ve ateş ile çevreyi belirli bir uzaklıktan değiştirebilen tek canlı türü. Bu iki yeteneğimizle tarihimizin ve dünyadaki evrimin akışını değiştirdik ve sonunda uzaya çıkmayı becerdik. Bu yetenek insanoğluna, kullandığı aletlerin boyutuyla kıyaslanması imkansız bir güç verdi. Uzaklara ateş ve korkunç gümbürtüler saçan nesneler fırlatmaya bayılırız. Fırlatıp atmak, türümüzün en ayırt edici karakteristikleri olan iki ayak üzerinde hareket etme ve alet yapma becerisinin ürünleri. Mars'ın yüzeyinde su ve dolayısıyla geçmişinde bir yaşam belirtisi olup olmadığını belirlemek amacıyla daha önce, Nisan ayında uzaya fırlatılmış olan Mars Odyssey aracı, kaderin bir dönüm noktası olan 11 Eylül 2001 tarihinde gezegene, güneşe göre saniyede 24 kilometre hızla yaklaşmaktaydı. 24 Ekim'de ilk Amerikan füzeleri Afganistan'a düşerken, araç dördüncü gezegenin yörüngesine oturmuş ve incelemelerine başlamıştı. Sonunda kendimizi gayya kuyusunda mı yoksa uzayda mı bulacağımızı kestirmek çok güç, ama bunu mutlaka ateş yağdırırken yapacağız.