Aşkla çıkılan basamakların hep daha ötesi vardır. Bakû'de "Neşriyat" denilen Devlet Basımevi'nde çalışan, güzeller güzeli Tehmine ile yine aynı kurumun başka bir şubesinde çalışan, yakışıklı, çapkın, ama henüz olgun bir erkek
bile olmayan Zaur, bir hafta sonrası yaptıkları plaj sefasından sonra bu aşk basamaklarını hızla çıkmaya başlarlar. Çevrenin dedikodusundan kurtulmak için gittikleri Moskova'da, yüreklerindeki sevgi ve coşkunun doruğuna varmışlardır. Orada, kendilerine sanki gizli bir gücün dokunuşuyla bir kat daha yükselirler: Gerçekte beş katlı olan binanın altıncı katına yani. Böyle bir şey nasıl olabilmiştir ki? Birbirlerini büyük bir tutkuyla seven bu iki âşık neler yaşamışlardır?..
Tehmine, Zaur, çevirmen Nemet, düzeltmenler Dadaş ve Mehmed Nesir... Her biri ayrı ayrı romanların kahramanı olabilecek bir dolu insan, çalışma ortamları, aile ilişkileri, bağlılık, kırgınlık ve yalnızlıklarıyla bireyin sancılı konumunu ortaya koyuyorlar. Ve yazar, yürek yüreğe vermiş bir yazar-okur yakınlığı yaratmayı başarabiliyor.
1960'lı yıllarda Sovyetler Birliği döneminde Azeri toplumu nasıl yaşıyordu? Azerbaycan'ın en güçlü yazarı Anar, bu büyük aşk hikâyesinin arkasında, farklı kesimlerin hayatlarından kesitler sunarak, bize kendi toplumunun çözülme sürecini anlatıyor.