Karl Popper (1902-1994), hiç kuşkusuz 20. yüzyılın en ilginç ve etkileyici simalarından biridir. Popper, bilimin işleyişinin tümevarımsal bir sürece bağlı olduğu yolundaki en genel ve yaygın kabulü reddederek, bilimsel olanı bilimsel olmayandan ayıran ölçütü “yanlışlama” olarak belirlemiştir; yani bir kuram kendisini sınanabilirliğe, dolayısıyla yanlışlanabilirliğe açtığı ölçüde bilimseldir. Bu yanlışlanabilme ölçütünü daha sonra siyaset felsefesi ve tarihe de uygulayan Popper, totaliterliğe ve kapalı topluma karşı, liberalizmi ve açık toplumu aynı ölçüt üzerinden savunmuş, Hegelci ve Marksist tarih felsefelerini de yine aynı çekirdek fikir çerçevesinde eleştirmiştir. Popper, aynı zamanda gerek Kuhn ve Feyerabend sonrası yeni bilim felsefesi açısından, gerek Eleştirel Kuram’ın bilim ve toplum anlayışı açısından, gerek siyaset felsefesi açısından yoğun eleştirilerin ve polemiklerin odağındaki kişi olmuştur. Rennes Üniversitesi Siyasal Bilimler öğretim üyesi olan Jean Baudouin, bu incelemesinde Karl Popper’in felsefesinin çeşitli yönlerini ustaca biraraya getirerek sağlam bir başvuru kitabı ortaya koyuyor.