C. Rumi, "Oltaya et takanlar bunu cömertliklerinden değil, balık avlamak için yaparlar." der. Ta o devirde bile bu böyleyse günümüzü siz düşünün. Bir hizmet profesyonelleşmiş ve bir sektör haline gelmiş ise oturup da talebin oluşmasını beklemez, onu bizzat kendisi oluşturur. Konu çocuk olduğunda bunun en bilindik yolu meseleyi zorlaştırmak, maluma aykırı şeyler söylemek, her sorunda suçu anne ve babanın omuzlarına yıkmak, onları hem yetersiz hem de suçlu hissettirmektir. Oysa bir ebeveynin çocuk yetiştirmedeki rolü bir çiftçinin meyve yetiştirmedeki rolü kadardır. Yani son derece sınırlıdır.Buna rağmen bu konudaki tüm kitaplar anne ve babalara hitap eder. Onların zaten ziyadesiyle fazla olan kaygılarını ve hassasiyetlerini kaşır. Maalesef profesyonellerin zorlama bilgileriyle ve subjektif yorumlarıyla çocuk büyütme işi günümüzde son derece karmaşık, zor ve teknik bir iş haline getirildi. Böylece buluttan nem kapan, en sıradan durumlara bile en olmadık anlamlar yükleyen ve son derece takıntılı olan ebeveynler yaratıldı. Şimdi klinikler bu ebeveynlerle dolu.
Özetle bu iş doğallığını yitirdi. Malum yediklerimiz doğallığını yitirince sağlığımız, ebeveynler doğallığını yitirince neslimiz bozulur. Ne kadar çok uzman, o kadar çok sorun! Bu bir tesadüf değil bence.
İnternet devrindeyiz. Bilgi artık her yerde. Günümüzde mesele çok bilgi- az bilgi meselesinden çıktı, doğru bilgi - yanlış bilgi meselesine evrildi. Bu süreçte size lazım olan çok bilgi değil, az bilgi. Zira çok söz yalansız, çok mal haramsız olmaz. Bu eserin meseleyi abartmayan makul yaklaşımı size bu süreçte büyük katkı sağlayabilir. Evdeki hesap her zaman çarşıya uymaz. Evde yani masa başında yazılmayan, binlerce çocuk ve ebeveyn dinlemiş usta bir klinisyenin elinden çıkan bu eserle 240 sayfalık bir yolculuğa buyurmaz mısınız?