“ Ben, atlas üzerinden düşler kuran bir ecdadın torunuyum…” aslında her şey bu cümle ile başladı…
Ecdat zamanında açmış dünya atlasını önüne, düşler kurmuş, hedef “kızıl elma“ olsun demiş, sürmüş atını küffar üzerine... Yeri gelmiş Tuna boylarında akıncılar abdest almış, yeri gelmiş Mohaç Ovası’ında serdengeçtiler gezinmiş, yeri gelmiş Viyana önlerinde kösler çalınmış… Ve böylece kurulan o hayallerle üç kıta da at koşturulmuş, kılıç sallanmış, hüküm sürülmüş…
O atlas Allah’a şükürler olsun ki, elimizden hiç düşmedi bizim. Düşmeyecekte… Bu gün, dünyanın emperyalist küresel güçlerinin Türkiye’nin üzerine bu denli geliyor olmasının en baştaki nedenlerinden biriside, o atlası yine elimize almış olmamızdır. O atlası elimizden düşürmemek Milletimizin kaderidir, coğrafyamızın kaderidir, insanlığımızın kaderidir. Dün bu böyle idi, bu günde böyle, yarın da böyle olacaktır…